23 Eylül 2010 Perşembe

Resident Evil


Arkadaş baskısıyla kendimi 3D gözlükleriyle beraber Büyülü Fener'de buldum.
Birinci dakikadan bodoslama olaya girilen başka film görmemiştim. Sürekli bi atraksiyon, bilgisayar oyunu havasında olayı kavramayı çalıştım. İlk yarısı dur bu kimdi, vay anasını bu öldü tekrar mı dirildi şeklinde geçti ama ikinci yarıda paranın hakkını aldık diyebilirim (3D olunca baya bi geçiriyolar ayıptır söylemesi).

En son avatar'a giden biri olarak, amatör sinema eleştirimi okudunuz. Nacizane diyelim.

Yine, Yeniden..

Skytürk'teki "blogspor" programını gördükten sonra benim de bir biloğum olduğunu anımsadım ve geri geldim a dostlar.
Şakası bi yana, yazın rahattık. Bol bol, aklımıza geldikçe karalıyoduk bişeyler. 1-2 haftadır öyle müthiş yoğun değildik ama haliyle bütün gün okul, iş çemberinde koşturunca eve gelip yazasım gelmiyor. İşin garibi; düzenli, hergün yazan, yıllardır bu işi sürdürenleri tebrik etmek lazım. Ne yalan söyleyim, bazen gaza gelip girişiyoruz blog'a, bazen de önümde sayfa açıkken bile elim gitmiyor.

Sağolsun herkes gaz vermeye çalışıyor, "blog'un çok keyifli", "hergün okuyorum" diye ama işte gelin bi de bana sorun. Hadi biz Ankaragücü çerçevesinde gidip geliyoruz, millet avrupa futbolundan girip diğer sporlardan çıkıyor. Arkadaş nasıl bir zamanınız var, valla helal olsun.
Neyse kaldığımız yerden devam ediyoruz..