7 Kasım 2010 Pazar

Tiyatro


Gaziantep yenilgisi, bu sene üst sıraları zorlarız diye az biraz umudu olanları uykudan uyandırmaya yetti desek yanlış olmaz. Aslında bu biraz da tiyatroya benziyor. Düşünsenize 1 hafta önceden oyuna bilet alıyorsunuz ve o 1 hafta boyunca sürekli oyunla ilgili haberler çıkıyor. Yönetmen seyirciye sallıyor, oyuncular yönetmene sallıyor, ışıkçı senariste laf çarpıyor ve gün geliyor bu ortamda siz tiyatroya gidip müthiş keyifli bir gün geçirmeyi bekliyorsunuz. Haliyle ne yaptığını bilmeyen bir oyuncu kadrosu ve onun ekibi tüm çaresizliğiyle karşınızda.
Şimdi böyle bir durumda; 11 aydır maaş alamayan oyunculara mı, paralarını vermeyen yönetmene mi, yoksa hiçbir şeyden habersiz oyunu izlemeye gelenlere mi kızmalı?

Bunun cevabı yok. Kime sorsan farklı birşey der. Kiminin çıkarı vardır, oyuncuya sallar. Diğeri beklentisizdir, senarist niye para vermedi der.
Tek bir suçlu yok, bu oyunda eski oyuncular dahil herkes suçlu. Bana kalırsa yıllardır bu oyunu seyretmeye gelenler, söyleyin seyirci daha ne yapsın diye tempo tutan biletli tiyatroseverler de suçlu.

Bu kadar yazmaktansa şarkı sözleriyle olayı özetlemek daha kolay aslında;
Yaz kokusu duyardım kışın ortasında bile
Uzun cümleler kurardım konuşurken
Eski filmlerde kaldı böyle sözler deniyor
Ama şimdi filmler bile eskimiyor

Yani olmuyor, olmuyor istesem de
Kimse gelmiyor, beklesem de
Yani olmuyor, olmuyor istesem de
Kimse gelmiyor