23 Ağustos 2010 Pazartesi

Pamuk Eller Cebe


Geçen sezon 14 maç oynadı, herkesi mest etti. Hoş bir sada bıraktı derler ya, o misal. Neyse geçelim son duruma. Fransa'nın DHA'sı diyebileceğimiz güvenilir Fransız basınında (L'equipe) gözüme bir haber çarptı;
Jérôme Rothen peine à se trouver un nouveau club, notamment en raison d'un salaire trop élevé (180 000 euros bruts mensuels), mais il confirme des touches en Grèce et en Turquie dans Le Parisien.

Bundan 1 hafta önce PSG Başkanı Robin Leproux, Rothen ve Kezman'ı satacaklarını açıkladı. Kezman Panathinaikos'la anlaşmış. Rothen ise hala kulup bulamadı. İşin aslı şudur ki; PSG Rothen'i gözden çıkarmış vaziyette ama Rothen aylık 180.000 euro gibi bir rakam istiyor. O da brüt olacakmış. Yunanistan ve Türkiye'den takımlarla görüşüyor diye de noktalamışlar.
Yani kısacası, Rothen'e aylık 347 milyar, yıllık ise 2.1 milyon euro (eski parayla 4 trilyon) civarı para verecek babayiğit olursa koşa koşa gelecek.

Bu da haberin geçtiği internet sitesi

Manisaspor 0 - 3 Ankaragücü | Analiz


Öncelikle söylemeden duramam, şu formalara baktıkça insanın içi açılıyor. İşte böyle olmalı, 100 yıllık camia farklı olmalı. Forma şirketlerinin tasarlayıp 14 takıma sadece rengini değiştirerek dağıttığı mantaliteye karşı gelmek lazımdı, özel senemiz münasebetiyle güzel de oldu.
Geçelim maça; Hikmet Karaman'ın oturtmaya çalıştığı Total Futbol
'dan sonra, Ümit Özat'ın gelmesiyle Almanya'nın Dünya Kupasındaki klasik 4-2-3-1'ne döndük. Trabzon maçından farklı olan tek durum herkesin kendi mevkisinde oynamasıydı, haliyle sol kanatta sağ ayaklı yada sağ bekte Güven gibi fantaziler yaratmayınca ne yaptığını bilen bir takım ortaya çıktı. Aslında ilk haftadan Trabzon'u çekme basiretsizliğimiz olmasaydı, ilk maçtan da güzel başlayacağımıza emindim, neyse artık.


İlk dakikalardaki kör dövüşünden sonra Sestak, Bundesliga'yı az çok takip edenleri hiç şaşırtmayacak bir gol attı. Bu sene karşımızda defansını çok öne çıkaran takımlara bu golün tıpa tıp aynısını çok atarız. Ayrıca dikkatle seyredince dripling'leri müthiş gerçekten, faul yapmadan topu kapmaları imkansız. Diğer Slovak Sapara da nihayet beklediğimiz işleri yapmaya başladı. Şimdilik bu bölgede tek sıkıntı forvet oyuncusu. Sakatlığı geçen bir Robert Vittek, dün izlediğimiz takımda leblebi gibi gol atar. Güven'e ayrı parantez açmak lazım. Uzun zamandır bu kadar "her yerde" olan bir orta saha izlememiştim, en azından Ankaragücü'nde. Attığı gole denecek birşey yok, hafif Van Basten esintisi vardı. Trabzon maçında sağ bek başlamıştı, sonra orta sahaya geçti, en son da sol açıkta maçı bitirmişti. Dün Hürriyet'in yanında ikili ön libero olarak başladı, sonra sağ açığa kaydı, yine sol kanatta bitirdi. Bu kadar yeri oynatılan ama buna rağmen bu kadar canla başla oynayan bir adama helal olsun demekten başka yapacağımız birşey yok.


Yeni transfer Klukowski'yi çok beğendim. Broggi'nin gidişine çok üzüldük ama beklediğimize değdi, adam tam bir sol bek. Nerede duracağını, ne zaman ileri çıkacağını çok iyi biliyor. Sağ bekte de cezası biten Uğur fena değildi. Oynayarak ritm buldukça o da lig temposuna alışacaktır. Kısa kısa gidersek, Hürriyet her zamanki gibi, o sıcakta yine 7-8 km koşmuştur heralde. Zewlakow - Aydın hava toplarını hiç sektirmiyorlar, fakat biraz ağırlık var. Aralarına girecek birkaç hızlı adam sıkıntı yaratabilir. Özden ne şiş yansın ne kebap modunda, iki maçtır dikkatle seyrediyorum; maç kurtarmaz ama çok göze de batmıyor. Özgür Çek beklenmedik derecede iyi oynuyor. Sol açığa transfer yapılmazsa oranın ilk tercihi olacaktır.


Özetle, takım oturmaya başladı. Gördüğüm kadarıyla dişimize göre olan rakipleri madara etme ihtimalimiz var ama dişli takımlara karşı ne yapacağımız bir muamma. Trabzon maçında gördük, hucum yapmadıkça istediğin kadar savunma yap, bi noktadan sonra o top kalene giriyor. Vittek'in bir an önce iyileşmesiyle beraber Vittek-Sapara-Sestak hucüm hattını keyifle izleriz.
Kayseri maçı çok önem kazandı, galip gelirsek İnönü'ye deplasman yapmak farz olur.

Maçtan güzel kareler için tıklayın