25 Ekim 2010 Pazartesi

Yaşananlar ve Ortaya Çıkan Tablo


Dünkü maçın taktik analizinden çok, 1 hafta boyunca yaşananlara ve bizim duymadığımız sırlara göz atarsak tablo daha net olacaktır.

Galatasaray maçı sonrası sular durulmuşken, galibiyetin de verdiği gazla Baba - Oğul'un yaptığı "bak bırakır gideriz, görürsünüz" açıklamaları bazı şeyleri anlatıyordu ama camiadaki mutluluk hormonları sebebiyle sineye çekildi. İstanbul'dan 4 golle dönmüşsün, bu açıklamalar ne alakaydı ki? Bana muhtaçsınız, adam gibi destekleyin mi, yoksa insan egosunun haklı çıkmayla beraber şişmesi mi?
Sonrasında geçen sene olduğu gibi kirli çamaşırları yine Atilla Türker ortaya çıkardı. İşin garibi, kendisi artık İstanbul takımlarının muhabiri. Nasıl oluyor da burdaki onlarca site / forum / abinin bundan haberi yokken, İstanbul'dan biri dibimizde olanları bizim gözümüze sokuyor? Bu soruyu da ortaya bırakıyorum.

8 aylık futbolcu alacakları ödenmemiş. C.Aydın ve Cengiz Topel zamanında da bu böyleydi. O zaman kulüpte mali anlamda değişen birşey yok. Mevcut yönetimin gelişinin sebebi de bu sorunların çözümü için değil miydi? Demek ki geliş gayeni yap(a)mıyorsun.
Para olayının hortlaması sonrası, iki as oyuncu bir anda kadroda olmuyor ve sistem tamamen değişiyor. Her türlü sakatlık haberini yazan resmi site,1 hafta boyunca ne Uğur ne de Zewlakow hakkında bir satır haber vermiyor. Son anda ikisi de sakat diye 4'lü defans tamamen değişiyor. Sonuç; 5-1.
M.Gökçek'in ilk yarı sonunda protestolar eşliğinde staddan ayrılışı, Başkan A.Gökçek'in bırakıyor, dün gece bıraktı dedikoduları, bu hafta içinde yapılması gereken ödemeler için hala kaynak sağlayamaması kulübü kaosa sürükledi. Aslında iki gün önce gerçekleşen ama mağlubiyet sonrası bugün basına yansıyan Hürriyet'in kadro dışı kalması bana şaşırtıcı gelmedi. Chef Scout'umuzun kaptanımızı tokatladığını da buraya iliştirelim.

Son bikaç cümleyle teşhisimi söyleyim. Başkan daha çok genç. İyi niyetli olabilir, onu yönlendirenler onu yanlış yola itiyor olabilir ama kriz yönetimi bu noktada çok önemli. Bugüne kadar ben Ankaragücü taraftarıyla zıtlaşıp işine devam eden birini görmedim. Öyle veya böyle hepsi bi süre sonra çantasını toplayıp başka illere yol aldı. Ha bu kadar yazıdan sonra "yönetim giderse ne olur?" diye de upuzun bi yazı yazmayı planlıyorum. O iş, bugünkünden daha karma karışık olacak. Aşağı sakal yukarı bıyık hesabı. Bu hafta yaşananlar belirleyici olabilir.

Ankaragücü 1 - 5 Bursaspor


Zirve Yürüyüşü diye bir yazı yazmıştım. Şimdi bakıyorum, polyannalık da bi yere kadar. Anlık kıvılcımlarla coşup, anlık sonuçlarla isyan ediyoruz.

Sıra yine bu takımdan bi halt olmaz faslında. Aslında para herşeyin çözümü. Oyuncu hesabında bol sıfırlı rakamları haftaiçinde görmedikten sonra 20 bin olsan ne, 50 bin bağırsan ne..